Yirminci yüzyılın en önemli klasik müzik otoritelerinden biri olan Amerikalı eleştirmen Harold C. Schonberg (1915-2003), bu görkemli kitapta klasik Batı müziğinin temellerine iniyor ve onun filizlenme evresinden olgunluk çağına uzanan gelişim seyrini ...
The Silk Road - a name that has enchanted for centuries. Yet a well kept secret, even today, is that this fabled route linking Europe with Asia is also the most spectacular floral region on earth. Chris and Basak Gardner offer a unique pictorial celebration ...
Social Psychology introduces the key concepts of the field through an acclaimed storytelling approach that makes research relevant to students. Drawing upon their extensive experience as researchers and teachers, authors Elliot Aronson, Tim Wilson, and ...
Sushi lovers need wait no further! Each of the beautiful piles of realistic sushi looking high quality 125 page sticky notepads, sits on its own handmade sushi cardboard table (included). No one will mind if you use your hand instead of chopsticks.
1871’de doğan, çok farklı alanlarda irili ufaklı onlarca kitap yazmış Avanzade Mehmed Süleyman’ın kimisini Fransızcadan çevirdiği, kimisini Istanbul ve saray mutfağından çıkardığı, o dönem “Aile Asçısı” serisinde topladığı sebze, çorba ve yumurta pişirme usullerine dair üç ayrı kitapçık Aile Asçısı’nda biraraya geliyor. Peynirli enginardan kereviz kızartmasına, badem çorbasından kestane ezmesi çorbasına, sirkeli yumurtadan Rus usulü yumurtaya çoğu basit ve hızla yapılabilecek tariflerden oluşan bu kitapçıklar sadece okuru yüzlerce lezzetle buluşturmakla kalmıyor. Osmanlı mutfağında alışık olunmayan kurbağa, bira, şarap, trüf gibi ürünlere de yer vererek dönemin mutfağına vekültürüne dair de ilginç bir panorama ortaya koyuyor.Özgün Ünver’in, bu kitapçıklardaki asıl tariflerden yola çıkarak yaptığı kimi uyarlama tariflerle zenginlesen Aile Asçısı, hem sofralarına değisik lezzetler katmak isteyenler için hem dönemin mutfak kültürünü merak edenler için zengin bir kaynak.“(...) Türkiye’nin yaşadığı Batılılaşma/çağdaşlaşma sürecinin karmaşıklığını ve çok katmanlılığını bir yandan şaraplı yemek tarifl eri verirken diğer yandan İslâm kadınını yücelten, bir yandan tıp ve eczacılık konularında ahkâm keserken diğer yandan falcılık ve rüya tabiri öğretmeye soyunan, bu arada da hayatında seçkin tabakanın kenarından bile geçmemiş olan AvanzadeMehmed Süleyman gibi bir insanın şahsında bile görmek mümkündür.Bugünkü –ne Batılı ne Doğulu, hem Batılı hem Doğulu– Türkiye’nin beşik çağı, elinizdeki kitapta gözler önüne serilmektedir.”İRVİN CEMİL SCHICK
Mutfaklarda tabakların, bardakların yanında, buzdolabının üzerinde yerini koruyan kitapları gördükçe yüzüm güler. Yemek kitaplarının yeri orasıdır çünkü. Kitaplığa saklı kalırsa işlevini yerini getiremez diye düşünürüm. Umuyorum ki Nilay’ın kitabı mutfakta yerini koruyanlardan olacak. Sık sık göz göze geleceksiniz.Kulübümüzün bir bebeği daha size emanet. Mutlu sofralara, yaraların sarılmasına, sevinçlerin kutlanmasına vesile olsun dilerim. Şimdiden kolay gelsin ve afiyet olsun.
İclal Aydın
“Mutfak benim için bambaşka bir yer” diyerek çıktığım yolculuğun on dördüncü yılında acı, tatlı, buruk ne varsa içimde, bazen kaynattığım tenceredeki yemeğe bazen de yoğurduğum hamura geçti. Çektiğim bir fotoğraftan ya da yazdığım bir tariften de sizlere…Mutfak dünya telaşından kaçtığım kuytu köşe, stresimi attığım yegâne alan oldu, mutfaksirlari.com ise sizlerin sofralarına konuk olmamı sağlayan yegâne araç.Şimdi hiç ayrılmamak üzere evinize geliyorum. Yanımda da hani o komşunuzun size eksik verdiği, annenizin üstünkörü anlattığı tariflerimi getiriyorum.Hepimizin Mutfak Sırları var öyle ya da böyle, bunlar da benimkiler…Nilay Tulum
Alman Mutfağı
Amerikan Mutfağı
Arjantin Mutfağı
Avustralya Mutfağı
Brezilya Mutfağı
Cezayir Mutfağı
Çin Mutfağı
Endonezya Mutfağı
Fas Mutfağı
Filipin Mutfağı
Fransız Mutfağı
Hint Mutfağı
Hong Kong Mutfağı
İngiliz Mutfağı
İspanyol Mutfağı
İsveç Mutfağı
İtalyan Mutfağı
Japon Mutfağı
Kore Mutfağı
Lübnan Mutfağı
Malezya Mutfağı
Meksika Mutfağı
Peru Mutfağı
Rus Mutfağı
Singapur Mutfağı
Tayland Mutfağı
Tunus Mutfağı
Türk Mutfağı
Vietnam Mutfağı
Yunan Mutfağı
Damak tadında yöresel yenilikler...Özgün mönüleriyle ünlenen yemek kitapları yazarı Jale Balcı, bu kez Antakya’yı ve mutfağını tanıtıyor bize.Balcı, bir yandan bizi kozmopolit bir yapısı olan bu antik kentintarihinde, sokaklarında, evlerinde gezdirip camilerini, kiliselerini,havralarını, türbelerini, tarihsel kimi yerlerini tanıtıyor, bir yandan da birbirinden lezzetli yöresel yemeklerini öğretiyor, bizlerle paylaşıyor.Kitapta, yapmaktan ve tatmaktan büyük haz alacağımız ve bildiğimiz bilmediğimiz, duyduğumuz duymadığımız farklı damak tadında çok sayıda yemek yer alıyor
2019’da yayımlanan, Türkiye’nin en kapsamlı viski rehberi olma özelliğine sahip ilk kitabı Meleklerin Payı: Bir Viski Macerası ile okurların beğenisini ve dünyanın en önemli yeme-içme kültürü ödüllerinden Gourmand World CookBook Awards 2020 ödülünü kazanan Dr. Burkay Adalığ, yepyeni bir içki kültürü kitabıyla karşımızda. Dr. Burkay Adalığ bu sefer sadece viskiyi değil, dünyanın tüm distile içkilerini anlatıyor. İmbikten kadehlerinize kadar uzanan bu yolculuğun her aşamasını keşfederken, bu kitabı okuduktan sonra içtiğiniz her içkinin hikâyesini de biliyor olacaksınız. Votkadan cine, tekiladan konyağa tüm distile içkilerin anlatıldığı kitapta, milli içkimiz rakı tabii ki başrolde.İçki tarihinden ilginç anekdotların, elliye yakın kokteyl tarifinin, içkinizi yudumlarken dinleyebileceğiniz şarkı listelerinin ve ülkemizde bir ilk olan Türkiye’nin Rakıları tablosunun da yer aldığı İmbikten Kadehe: Distile İçkiler Dünyası sadece kitaplığınızın değil evdeki barınızın da başköşesine yerleşecek bir kitap.Tüm içkiseverlere şimdidenŞerefe!
“Unutulmuş Ekmekler’in ardından, geçmişten ve anılardan söz edebilmek için bu kez de tatlılara sığındığımı söylemeliyim. Unutulmuş tatlılardan söz etmek, geçmişe açılan bir pencerenin önünde durmak, eski dostların ya da hiç tanımadığınız kişilerin evlerine girmek, onlarla birlikte anıları durdukları yerlerden çıkarmak, duygulanımları harekete geçirmek, artık bizimle olmayan ama hepimizde derin izler bırakmış sevdiklerimizi yeniden aramıza almak gibi…
100’den fazla tatlı tarifi unutulmuş lezzetleri yeniden keşfetmek, anıların tadına varmak, heyecanları yeniden yaşatmak için bir araya geldi... Amaç bir zamanların İtalya’sında, kuşaktan kuşağa aktarılan deneyimlerin arasında bayram günlerinin kokusunu içine çeke çeke dolaşabilmek…”
Unutulmuş Tatlılar’da, incirli kekten kestane tatlısına, kara ekmek turtasından sütlü pastalara, muhallebiye, sayısız çeşitlemeleriyle çikolatalı pudinglere kadar eskilere özgü, basit ve sıradan ama leziz malzemelerle hazırlanmış pek çok tatlı yer alıyor.
Eşsiz bir kültür ve lezzet yolculuğunda yolunuz açık olsun...
Şef Hüseyin Bölük, Yaşayan Mutfak konseptiyle karşınızda...
Sizlere benzersiz bir lezzet şöleni sunmak için; doğallığın mucizevi keşfine götürmek için; yemek yapmanın sadece yazılı tariflerden ibaret değil, esasında bir gönül işi olduğunu her bir damakta hissettirmek için; kendisi gibi basit bir yemeğin dahi özen istediğine inanan bir ekiple içindeki mutfağın hikâyesini misafirleriyle buluşturmak için…
Elbette, bugüne kadar Bizim Şef'in mutfağında değişmeyen tek reçeteyle birlikte:Disiplin, aşk, kendi bahçelerinden topladıkları sebzeler, köy tereyağı ve kısık ateş.Şimdilerde yarına bir değer bırakma derdinde. “Unutulan ne varsa gün yüzüne çıkarmalı ve gelecek nesillere aktarılmalı” diyor.Bu bağlamda bu kitap serisini devam ettirme sevdası ile yanıp tutuşuyor adeta. İşte bu sevda yangınını başlatacak ilk kıvılcım diye tabir ettiği Orta Asya'dan günümüze şerbet kültürü karşınızda...
“ŞARAP SENDEN SORULUR”u yazmamın amacı, şarap hakkında verilen eğitimler ile yazılmış kitapların aşırı sofistike olmaları ve ansiklopedik dilleri sebebiyle anlattıklarının sektörden uzak şarap meraklıları için kolayca anlaşılamamaları durumunu ortadan kaldır-mak, şarabı öğrenmeyi mümkün olduğunca eğlenceli, kolay, anlatılan bilgilerin de anlaşı-labilir ve akılda kalıcı olmalarını sağlayabilmektir.
Düşünün ki akşam ağırlayacağınız misafirlerinize beğenebilecekleri bir şarap almak için markete gidiyorsunuz. İçeri girmeden önce aklınızda üç aşağı beş yukarı almak istediğiniz şarap hakkında biraz fikriniz bulunmakta. Fakat markete girdikten sonra raflara bakınca gördüğünüz yüzlerce farklı şarap, farklı üretici ve farklı fiyatın ağırlığı al-tında eziliyorsunuz. Ardından derin bir nefes çekip cesurca bir seçimle şarabı satın alıyor ve gelecek olan misafirlerinizin aldığınız şarabı sevmeleri için umut ediyorsunuz.
Bu durum size hiç de yabancı gelmedi değil mi? :)
Evet, gerçek ise ister şaraptan hiç anlamayan isterse şarabı çok iyi bilen birisi olun yine de bu tür hisleri yaşamanızın son derece sık karşılaşılan normal bir durum olmasıdır.
Aslında şarap almanın ya da seçmenin bu şekilde hissettirmesine gerek olmamakla birlikte bu kitabı bitirdiğinizde şarap alırken seçiminizi son derece rahatça yapabilecek hatta market ya da restoranlarda şarap sorumlularının gözlerinin içine bakıp herhangi bir çekinceniz olmadan ne çeşit şaraplar istediğinizi anlatabilecek ve bu kişilerin önerilerini doğru bir şekilde değerlendirip karar verebileceksiniz.
Sonuçta şarap fermente edilmiş üzüm suyudur ve her zaman, her yerde, herkes için zevkli bir tecrübe olmalıdır.
Anadolu, tarihi boyunca birçok medeniyetin yaşadığı, aynı zamanda bu medeniyetlerin ve kültürlerin karşılıklı etkileşimle harmanlandığı ve geliştiği bir coğrafya... Bu coğrafyada yaşayan Türkler, Orta Asya'dan taşıdıkları yemek kültürünü, Ortadoğu ve Avrupa'nın ortalarına kadar uzanan bölgedeki halkların yemek kültürleri ile birlikte Osmanlı Mutfağı'nda birleştirmiş ve zaman içerisinde geliştirerek, günümüz Türk Mutfak kültürünün oluşmasını sağlamıştır.
Uzun tarihi süreçte, birbirinden farklı kültürlerle yaşanan etkileşim, zengin bir mutfağın yanı sıra yöresel çeşitliliği ve çok farklı tatları da bünyesine alarak günümüze kadar taşınmıştır. Elinizde tuttuğunuz bu kitapta, Türkiye'deki her evde pişirilen temel yemeklerin yanı sıra Karadeniz, Ege, Güneydoğu gibi yöresel mutfakların seçkin örnekleri de yer alıyor. Türk Mutfağı üzerine önemli bir boşluğu dolduracağına ve geleceğe yönelik ciddi bir referans kaynağı olacağına inandığımız 'Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı' kitabı, sektörünün öncüsü olan Lezzet Dergisi ekibi tarafından hazırlandı.
Kitapta kolayca bulabileceğiniz malzemelerle hazırlanan her tarifin, hazırlama ve pişirme süreleri ile birlikte, pişirme yöntemleri basit bir dille anlatılıyor. Türk damak zevkine uygun, 25 ana başlık altında toplanan tam 1250 tarif, püf noktaları ve mutfakla ilgili bilinmesi gereken her türlü bilgiyle birlikte, 'Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı'nda yerini alıyor. Lezzet ekibinin uzun ve itinalı çalışmasında, her tarif tek tek yapıldı ve tadıldı. Ezogelin çorbasından mantıya, zeytinyağlı enginardan kuzu kapamaya, hamsili pilavdan künefeye, içli köfteden revaniye...
Hepsi tek tek denenerek yapılan 1250 tarif... Afiyetle yemeniz dileğiyle...-Ferit Özkaşıkcı-
The definitive cookbook of hearty, healthy Turkish cuisine, from the leading authority on Turkey's unique food traditions, Musa Dagdeviren, as featured in the Netflix docuseries Chef's Table
Vibrant, bold, and aromatic, Turkish food - from grilled meats, salads, and gloriously sweet pastries to home-cooking family staples such as dips, pilafs, and stews - is beloved around the world. This is the first book to so thoroughly showcase the diversity of Turkish food, with 550 recipes for the home cook that celebrate Turkey's remarkable European and Asian culinary heritage - from little-known regional dishes to those that are globally recognized and stand the test of time, be they lamb kofte, chicken kebabs, tahini halva, or pistachio baklava.
@fitmuhendisce şekersiz, glütensiz ve de en önemlisi sağlıklı beslenmenin sırlarını sizlerle paylaşıyor. Benim gibi lezzet düşkünüyseniz, yemek yapmayı ve yemeyi yaşamın en büyük şölenlerinden sayıyorsanız yıllar içinde bu lezzet tutkusunun nelere mal olduğunu bilirsiniz. Siz değilseniz bile yakınınızda birileri bu bedeli ödemektedir. Şeker hastalığı, tansiyon problemleri, tiroit, alerji ve benzerleriyle dolu bir listeden oluşur bu bedel.
Sevgili Canan Hastürk, namı diğer @fitmuhendisce, moral düzelten, umut veren biri. Neden? Çünkü sağlıklı beslenmenin maliyeti hem maddi hem manevi olarak çok yüksek. İnsanı caydıran en önemli etken işte bu maliyet oluyor. Üstelik glütensiz gıdalar bulmak, rafine şeker kullanmadan yaşayabilmek mümkün mü? Bir ömür boyu ama? Bıraktıklarımızın yerine uygun bütçeyle ne koyabileceğimizi bilmek bu yüzden önemli: Bir ömür boyu bu disiplinle beslenmek için. Üstelik lezzetten, damak tadından hiç taviz vermeden. Şöleni kesmeden, morali bozmadan, bütçeyi sarsmadan. İşte Canan Hastürk bu kitapta size bu bilgileri ve tecrübesini hayranlık uyandıran bir yaratıcılıkla sunuyor.Mutfağınızın ve sağlıklı beslenmedeki çabanızın eskimeyen dostu olmaya aday.İclal Aydın
Türk mutfağı üzerine çalışmalarıyla tanınan araştırmacı Priscilla Mary Işın’ın bu kitabı, Osmanlı İmparatorluğunun uzun tarihi boyunca değişen, gelişen ve kendini sürekli yenilemeyi başaran yemek kültürü üzerinde duruyor. Orta Asya Türkleri, Abbasiler, Selçuklular ve Bizanslılar gibi Osmanlı mutfağının temelini oluşturan değişik yeme-içme geleneklerine genel bir bakışla başlayan kitap, bu zengin mutfak kültürünün etrafını saran adab-ı muaşeret kurallarına, aşçılara, lokantalara, kanunlara ve gıda ticaretine de yer vererek okurlarına panoramik bir bakış kazandırıyor. Arşiv belgelerinden şiirlere dek altı yüzden fazla birincil ve ikincil kaynaktan yararlanan ve yüz yirmi renkli görselle okurlarına canlı bir manzara sunan Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı Tarihi, bize, Osmanlı mutfak kültürünün, farklı toplumsal kesimlerin birikimini bir araya getirerek sosyal kimliğin inşasına katkı sağladığı mesajını veriyor. Yazar Hakkında:
2019’da yayımlanan, Türkiye’nin en kapsamlı viski rehberi olma özelliğine sahip ilk kitabı Meleklerin Payı: Bir Viski Macerası ile okurların beğenisini ve dünyanın en önemli yeme-içme kültürü ödüllerinden Gourmand World CookBook Awards 2020 ödülünü kazanan Dr. Burkay Adalığ, yepyeni bir içki kültürü kitabıyla karşımızda. Dr. Burkay Adalığ bu sefer sadece viskiyi değil, dünyanın tüm distile içkilerini anlatıyor. İmbikten kadehlerinize kadar uzanan bu yolculuğun her aşamasını keşfederken, bu kitabı okuduktan sonra içtiğiniz her içkinin hikâyesini de biliyor olacaksınız. Votkadan cine, tekiladan konyağa tüm distile içkilerin anlatıldığı kitapta, milli içkimiz rakı tabii ki başrolde.İçki tarihinden ilginç anekdotların, elliye yakın kokteyl tarifinin, içkinizi yudumlarken dinleyebileceğiniz şarkı listelerinin ve ülkemizde bir ilk olan Türkiye’nin Rakıları tablosunun da yer aldığı İmbikten Kadehe: Distile İçkiler Dünyası sadece kitaplığınızın değil evdeki barınızın da başköşesine yerleşecek bir kitap.Tüm içkiseverlere şimdidenŞerefe!
Every dish tastes better when it comes with a good story. Anatolia, Adventures in Turkish eating is much more than a cookbook. It's a travel guide, narrative journey and richly illustrated exploration of a 4,000 year old cooking culture.
Istanbul-born chef Somer Sivrioglu and food scholar David Dale reveal the fascinating tales, tricks and rituals that enliven the Turkish table. Here they profile the superstars of modern Turkish hospitality and reimagine recipes ranging from the grand banquets of the Ottoman empire to the spicy snacks of Istanbul's street stalls, from epic breakfasts on the eastern border to seafood mezes on the Aegean coastline. With more than 100 stories and recipes, including many suitable for vegetarians or vegans, this is the what, the where, the how and the why of eating the Turkish way.
“iyi yemek herkesin hakkı”
tutku ile gerçek her zaman yan yanadır. tam da bu yüzden kantin’den beri şemsa denizsel bize hakiki lezzetler sunuyor. bu devirde çok az bulunabilecek bir eser var burada: numarasız, boyamasız, gerçek bir yemek kitabı. her satırı tutkuyla yazılmış…
öyküsü olan bir yemek kitabı bu. sahici, doğrudan ve olduğu gibi. bir makarna hamurunda şemsa denizsel’in bu yolda attığı ilk adım var örneğin. enginarın anlatacakları, yumurtanın söyleyecekleri var. yalnızca sofranıza değil, kalbinize de iyi gelecek öyküler anlatacaklar aslında bir bir.
olasıdır ki “varlığı insana iyi gelen kitaplar” serinize ekleyeceksiniz, iyi de edeceksiniz. bırakın kendinizi, şemsa denizsel ve yemekleri alsın sizi kendi öykülerinin içine…
Flavour-forward, vegetable-based recipes are at the heart of Yotam Ottolenghi’s food.
In this stunning new cookbook Yotam and co-writer Ixta Belfrage break down the three factors that create flavour and offer innovative vegetable dishes that deliver brand-new ingredient combinations to excite and inspire.
Ottolenghi FLAVOUR combines simple recipes for weeknights, low-effort high-impact dishes, and standout meals for the relaxed cook. Packed with signature colourful photography, FLAVOUR not only inspires us with what to cook, but how flavour is dialled up and why it works.
The book is broken down into three parts, which reveal how to tap into the potential of ordinary vegetables to create extraordinary food:
Process explains cooking methods that elevate veg to great heights; Pairing identifies four basic pairings that are fundamental to great flavour; Produce offers impactful vegetables that do the work for you.
With surefire hits, such as Aubergine Dumplings alla Parmigiana, Hasselback Beetroot with Lime Leaf Butter, Miso Butter Onions, Spicy Mushroom Lasagne and Romano Pepper Schnitzels, plus mouthwatering photographs of nearly every one of the more than 100 recipes, Ottolenghi FLAVOUR is the impactful, next-level approach to vegetable cooking that Ottolenghi fans and vegetable lovers everywhere have been craving.
“Best of the Best / Son 20 Yılın En İyi Yemek Kitabı” - Gourmand Awards
“Best in the World / Dünyanın En İyi Yemek Kitabı” - Gourmand Awards
“Dünyanın En İyi 50 Yemek Blogundan Biri” - Times
Brownie Dantel Giyer, “Yılın En İyi Özgün Tatlı Tarifi” - Saveur
My Chez Panisse, “Yılın En İyi Yemek Yazısı” - Saveur
Cafe Fernando – Bir pasta yaptım, yanağını dayar uyursun, Cenk Sönmezsoy’un öğrenciyken yurt mutfağında yaptığı domatesli makarnadan Dolce & Gabbana’ya özel tasarladığı Brownie Dantel Giyer’e kadar uzanan bir yemek hikâyesi.
İstanbul’a taşındıktan sonra, uzun seneler yaşadığı San Francisco’da yediği şeylerin özlemini çeken Sönmezsoy, Cafe Fernando adını verdiği bir yemek blogu açıp mutfağında özlemini çektiği tatlıları yapmaya başlar. Sönmezsoy, 2006 yılından beri hem İngilizce hem de Türkçe olarak yayımlanan bloguyla kısa sürede uluslararası başarı kazanır. New York Times ve Washington Post’ta çıkan haberleri, tarifleri ve fotoğraflarıyla yemek ekine kapak olduğu San Francisco Chronicle makalesi takip eder. Derken blogu Cafe Fernando, Times Gazetesi tarafından “Dünyanın En İyi 50 Yemek Blogu”ndan biri olarak seçilir. Bu başarıyı, Amerikan yemek dergisi Saveur’ün düzenlediği blog ödüllerinde üç sene arka arkaya 40.000 blog arasından sıyrılarak kazandığı “En İyi Seyahat Blogu”, efsane restoran Chez Panisse hakkında yazdığı yazısıyla “En İyi Yemek Yazısı” ve Dolce & Gabbana için tasarladığı brownie’yle “En İyi Özgün Tatlı Tarifi” ödülleri takip eder.
Dünyanın farklı ülkelerinde 250 binden fazla okuru olan Cafe Fernando blogunun yazarı ve fotoğrafçısı Cenk Sönmezsoy, kitabı için 4 yıldan uzun bir süre çalıştı. Tariflerin hepsi sayısız deneme sonucunda geliştirildi ve farklı mutfak deneyimlerine sahip bir grup gönüllü tarafından denendi. Kitap, iletilen yorumlar ışığında şekillenen kurabiye, kek, pasta, tart, ekmek, dondurma ve reçel gibi 100’ü aşkın tatlı ve hamurişi tarifinden oluşuyor.
Kitaba, genişletilmiş 13. baskısında ve devamında yayımlanacak yeni baskılarında yer almak üzere 5 yeni tarif 50’ye yakın yeni fotoğraf eklenmiştir.
Ne hayatlar geçti Şehr-i İstanbul’dan; ne tatlar, ne sofralar, ne sohbetler, ne hayaller, ne hikâyeler… Hepsi artık özlem ve sevgiyle yâd edilen anılara dönüştüler.
Ödüllü gastronomi ve kültür çalışmalarıyla tanıdığımız Meri Çevik Simyonidis, alanında ön plana çıkmış 32 kadınla söyleştiği İstanbul Kokulu Mutfaklar’ın bu ikinci kitabında, bu kez yemek kültürüne damga vurmuş işletmecilerden öğretim üyelerine, sanatçılardan yazarlara 32 İstanbul beyefendisiyle söyleşiyor.
Simyonidis’in söyleşileriyle, geçmişten günümüze özlenen tatlar ve sofralarla dolu hem gülümseten hem de duygulandıran bir İstanbul yolculuğuna çıkacaksınız.
İstanbul’un kaybolan değerlerini bir kez daha hatırlatan İstanbul Kokulu Mutfaklar 2, yemek kültürü ve tarihi adına da mutlaka okunması gereken, alanında öncü bir çalışma.
Sula Bozis, Rumların (özel dini günler ya da gündelik hayat içindeki) yemek kültüründen, sofra geleneklerinden ve mutfak alışkanlıklarından bahsediyor. Ayrıca Trakya, Karadeniz, Kapadokya gibi bölgelerde, İstanbul ve İzmir gibi kentlerde yeme-içme kültürüne yaptıkları katkıların, işlettikleri lokantaların, toplumsal hayata kazandırdıkları zenginliklerin ayrıntılı bir dökümünü yapıyor.
İstanbul’dan Anadolu’ya Rumların Yemek Kültürü, her kültürün başka kültürleri beslediğini de unutmayarak kentler, mesire yerleri, sokaklar, meyhaneler, sokak satıcıları arasında gezinip renkler, kokular ve tatlar arasında kaybolmak isteyenler için birebir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun yüzlerce yıl başkentliğini yapmış İstanbul halen kültürlerin buluştuğu ve kaynaştığı bir yer olma özelliğini sürdürüyor. İmparatorluğun zengin mirasından beslenen şehrin yemek, sofra ve mutfak kültürü, bir yandan da farklı coğrafyalardan bir mıknatıs gibi kendine çektiği insanların katkılarıyla çeşitleniyor. İstanbul’da Mutfaklar çeşitli bölgelerden, hatta bazen farklı ülkelerden gelen kişilerin mutfak, yemek, sofra hakkındaki düşünceleri ve verdikleri yemek tarifleriyle oluştu. Kitabın genelinde kendiliğinden ortaya çıkan bu zenginlik sayesinde kitap da tıpkı İstanbul gibi çoğulcu bir dile sahip. Kitabın ilk bölümünde, ağız tadına kattıkları özel lezzetlerle İstanbul’un kültürel belleğinde unutulmaz bir yer edinmiş, şehir yaşamını tatlandırmayı üstlenmiş, sosyal yaşamın önemli bir parçası olmuş meslek erbaplarının yanı sıra, yemek kültürü konusunda bilgi ve deneyim sahibi, “İstanbullu” kimliğiyle tanınmış sanatçılar ve yazarlarla yapılan söyleşiler yer alıyor. İkinci bölüm ise İstanbul’da yaşayan, çoğunluğu kadın olan çeşitli sınıflardan insanların hayatlarından ve mutfaklarından kesitler ve tariflerden oluşuyor. Her iki bölümde de yazılara Yıldız Cıbıroğlu’nun mekânları, mutfakları, insanları ve araç gereçleri resmettiği çizimleri eşlik ediyor. İçinde yaşadığımız topluma yemek ve yemek kültürü üzerinden bakma fırsatı sunan farklı bir çalışma sizleri bekliyor.
“Türk halkı iyi yemek yeme tutkusuna sahiptir. Kahvaltı yaparken akşam yemeğini planlar.”
Anadolu, Türk mutfak kültürünün, Osmanlı İmparatorluğu’nun büyük ziyafetlerinden İstanbul’un baharatlı atıştırmalıklarının olduğu sokak tezgâhlarına, Doğu’nun destansı kahvaltılarından Ege kıyılarının deniz ürünleriyle yapılmış mezelerine uzanan 140 geleneksel ve modern tarifle, Türk şef Somer Sivrioğlu ve mutfak uzmanı David Dale’in açıklamaları ve yeniden tasarlamaları ile zengin görsel örnekler eşliğinde keşfidir. Ardında ritüeller, mitler, hicivler ve halkın birikimi yatan 3.000 yıllık Anadolu mutfağı ve modern Türk konukseverliğinin kahramanları ortaya çıkarılıyor. Anadolu, güzel tarif fotoğraflarının yanında İstanbul ve Türkiye’deki özel ve seçkin yerlerin çekimlerini barındırıyor.
Hesap Lütfen, restoranların ne zaman, nasıl ve neden ortaya çıktığından, dışarıda yemek yemenin zaman içinde farklılaşan işlevine, ülkemizin yemek kültürünün kendine has özelliklerine ve değişen yeme alışkanlıklarımıza kadar uzanan bir perspektifte dışarıda yemek yemenin yüz yıllık hikâyesini anlatıyor.
“iyi yemek herkesin hakkı”
tutku ile gerçek her zaman yan yanadır. tam da bu yüzden kantin’den beri şemsa denizsel bize hakiki lezzetler sunuyor. bu devirde çok az bulunabilecek bir eser var burada: numarasız, boyamasız, gerçek bir yemek kitabı. her satırı tutkuyla yazılmış…
öyküsü olan bir yemek kitabı bu. sahici, doğrudan ve olduğu gibi. bir makarna hamurunda şemsa denizsel’in bu yolda attığı ilk adım var örneğin. enginarın anlatacakları, yumurtanın söyleyecekleri var. yalnızca sofranıza değil, kalbinize de iyi gelecek öyküler anlatacaklar aslında bir bir.
olasıdır ki “varlığı insana iyi gelen kitaplar” serinize ekleyeceksiniz, iyi de edeceksiniz. bırakın kendinizi, şemsa denizsel ve yemekleri alsın sizi kendi öykülerinin içine…
Ermenicede Amida ya da Dikranagerd, Kürtçede Amed diye anılan Diyarbakır şehrinin sofra kültürü, asırlardır bu yörede yaşayan halkların birlikte var ettiği ortak bir değerdir. Diyarbakır’da doğup büyüyen, bugün artık İstanbul’da yaşasa da memleketini daima içinde taşıyan Silva Özyerli, Diyarbakır yemekleri hakkında uzun yıllara dayanan araştırma, keşif, deneme ve üretimlerinin meyvesi olan Amida’nın Sofrası’nda, tüm birikimini alanının en özgün kitaplarından birini ortaya koyarak sunuyor dikkatimize. Özyerli, kendi yaşamından, aile geçmişinden, eski kuşak Diyarbakırlılarla yaptığı görüşmelerden, yazılı kaynaklardan yaptığı araştırmalardan yararlanarak, bugün bazıları yaygın olarak bilinse de önemli kısmı yok olmaya yüz tutmuş veya değişip dönüşmüş, bir kısmı ise tamamen unutulmuş yemekleri eskiden pişirildikleri halleriyle gün yüzüne çıkarıyor. Yazarın aile tarihinde iz bırakmış acı tatlı olaylarla harmanlayarak geliştirdiği anlatım tarzı, Amida’nın Sofrası’nı pek çok yerde öyküye, edebiyata yaklaştırıyor ve damakta doyumsuz bir tat bırakıyor. Özyerli’nin ilmek ilmek ördüğü anlatı, Diyarbakır ve çevresinin son yüz küsur yıllık tarihine alternatif bir bakışın taşıdığı imkânlara da işaret ediyor ve bu yönüyle “Yemekli Diyarbakır Tarihi” üst başlığını da sonuna kadar hak ediyor. Erkin Ön’ün fotoğraflarıyla zenginleşen Amida’nın Sofrası, bir kültür hazinesi.
The definitive cookbook of hearty, healthy Turkish cuisine, from the leading authority on Turkey's unique food traditions, Musa Dagdeviren, as featured in the Netflix docuseries Chef's Table
Vibrant, bold, and aromatic, Turkish food - from grilled meats, salads, and gloriously sweet pastries to home-cooking family staples such as dips, pilafs, and stews - is beloved around the world. This is the first book to so thoroughly showcase the diversity of Turkish food, with 550 recipes for the home cook that celebrate Turkey's remarkable European and Asian culinary heritage - from little-known regional dishes to those that are globally recognized and stand the test of time, be they lamb kofte, chicken kebabs, tahini halva, or pistachio baklava.
“Vücudunuz bir tapınak değil, bir eğlence parkı. Tadını çıkarın…”
“Pazartesileri deniz mahsulü sipariş etme!” Anthony Bourdain’in acımasızca dürüst, bir o kadar da komik bir dille anlattığı hatıralarındaki en masum tavsiyelerden biri bu. Sahil barlarından zirvedeki restoranlara, bulaşıkçılıktan büyük şefliğe, Tokyo’dan Paris’e oradan New York’a, isyanlar ve alevlerle dolu bir mesleğin sunabileceği hemen her şeyi yaşayan Anthony Bourdain, bunları anlatmaya karar verince ortaya Mutfak Sırları çıktı: mutfak kapısının ardına, aşçılık dünyasının karanlık tarafına doğru macera dolu bir yolculuk. Ağzınızı sulandıracak kadar lezzetli, gülmekten karnınızı ağrıtacak kadar eğlenceli.Mutfak Sırları yayımlanır yayımlanmaz kült bir esere dönüştü ve Bourdain’e aşçılık kariyerinin çok daha ötesinde bir tanınırlık sağladı. Elinizdeki baskı, kendisinin ölümünden önce kitaba elyazısıyla yaptığı küçük eklemeleri, yorumları da içeren özel bir edisyon.
“Bir Stephen King romanından daha sürükleyici.”Sunday Times
“Onun sesini duyan herkes yeni bir şeyler duyacağını, hayatta tanışamayacağı insanların hikâyesine şahit olacağını biliyordu.”Elif Key, Cumhuriyet
İstanbul… Asırlar boyu farklı kültürlerin, dillerin, hayatların bir arada, zenginliğine zenginlik katarak yaşandığı şehir. Ondan ne insanlar, ne hikâyeler, ne renkler, sesler, kokular ve tatlar geçti… Hepsi de hafızalarda derin, unutulmaz izler bıraktı… Şimdiyse birer birer silikleşerek yok olmaya yüz tuttular.
Meri Çevik Simyonidis alanında ilk olan bir araştırmaya imza atarak, mesleklerinin önde gelen isimlerinden 32 kadınla yaptığı röportajlarla farklı kültürler ve unutulmaz lezzetler arasında bir yolculuğa çıkarıyor okuru. İstanbul tarihine ve sosyolojisine evlerin en özel, en samimi ve yaşanan kültürü en çok yansıtan mekânından, mutfaklarından bakıyor. Anılar, özlenen tatlar, sofralar, restoranlar, misafirlikler, arkadaşlıklar, olaylar… Hepsi dün gibi yeniden canlanıyor bu röportajlarda…
Meri Çevik Simyonidis’in İstanbul’a dair bu eşssiz lezzet, kültür ve tarih yolculuğunu, hatırlamanın verdiği mutluluk ve kimi zaman da özlemin buruk tadıyla bir solukta okuyacaksınız.
Ece Erdoğuş Levi
ÇorbalarSalata ve TurşularKebaplarKülbastılarHelvalar ve KadayıflarPaluzeler ve DondurmalarKurabiyelerRevani ve BenzerleriTurşularHamurdan Yapılan YemeklerLalanga ve BöreklerDolma ÇeşitleriPatlıcandan Yapılmış Paçalar ve MücverlerKöftelerIspanak ve Kabak Türü Sebze Yemekleriİlik Yapımı ve YahnilerPilav ÇeşitleriHoşafler - KompostalarSuyu Buz Dondurmanın Yolu
"Her peynirin arkasında, yeşili farklı olan bir mera vardır, farklı bir göğün altında" der bir öyküsünde Italo Calvino... Anadolu'nun dört bir yanında birçoğu binlerce yıllık geleneği sürdürerek yapılan yüzlerce peynir türü için söylenmiştir sanki bu sözü. Günlük yaşam hırgüründe pek farkında olmasak da Türkiye'nin zengin peynir kültürü var. Yazar, bu kitabında ilk önce peynirin Anadolu'daki tarihsel gelişimine bakıyor; sonra yöre yöre peynir çeşitlerini, üretim tekniklerini anlatıyor; peynirle yapılan Türk mutfağına özgü yemek ve tatlılar ise kitabın son bölümünü oluşturuyor.
''Efsaneye göre, Havva ile birlikte cennetten yeryüzüne kovulan Adem 930 yaşındayken öleceğini hisseder ve Tanrı'dan kendisini ve dolayısıyla tüm insanlığı bağışlamasını dilemeye karar verir. Bu amaçla oğlu Şit'i Cennet Bahçesi'ne gönderir. Bahçenin bekçiliğini yapan melek, Şit'in duası üzerine İyi-Kötü Ağacı'ndan aldığı üç tohumu ona verir ve öldükten sonra babasının ağzına koyup öyle gömmesini söyler. Adem ölür ve Tobor Dağı yakınında Hebron Vadisi'ne gömülür. Adem'in ağzında yeşeren ve kök salan üç tohumdam Akdeniz ikliminin simgesi üç ağaç filiz verir: Zeytin, sedir ve servi...''
Akdeniz efsanelerinde adı Ölmez Ağaç ya da Hayat Ağacı olarak geçen Zeytin Ağacı, antik çağlardan beri insanoğlunun hayatının içinde olmuş, kimi zaman meyvesiyle kimi zaman yağıyla insanlığa sağlık, lezzet ve güzellik vaat etmiş.
Zeytinin ve zeytinyağının öyküsü hala devam ediyor.
Artun Ünsal dini metinlerde kutsal kabul edilen bu ağacın, meyvesinin ve yağının serüvenini yazdı; zeytinin anayurdu olan Akdeniz coğrafyası içinde önemli bir yer tutan Anadolu'daki büyük serüvenini. İlk çağlarda zeytinyağı elde edilişinden günümüzde zeytinyağı teknolojisine, ağacının tarımsal özelliklerinden bugünkü ekonomik hayat içindeki yerine kadar zeytinimizi ve zeytinyağımızı tüm yönleriyle kuşatan bu kitap, o altın sıvıya ilişkin bilgi dağarcığımızı alabildiğine genişletiyor.
“Kahvenin dünyası değişiyor. On sekizinci yüzyılın sonundan beri küresel kahve ticaretindeki baskın temayül çekirdeklerin Güneyden Kuzeye hareketi olmuştu. Çekirdekler kölelik ve sömürgeciliğin uzun, şiddet dolu tarihinin derinliklerinden çıkarak daha yoksul Güneyli ülkelerde (çoğunlukla da eski sömürgelerde) yetiştirilmekte, oradan nakledilmekte ve zengin Kuzeyli ülkelerde (çoğunlukla o günkü ve eski emperyalist güçler) tüketilmekteydi. Kahve çekirdeği üretimi, tropik bölgelerde yetiştirilmek zorunda olan kahve çekirdeklerinin iklimsel gereksinimlerinden dolayı Güneydeki ağırlığını korumuştur. Ancak oyunun taraflarından bazıları değişmiştir. Örneğin Vietnam sadece birkaç on yılda adı sanı duyulmamış bir kahve ihracatçısı olmaktan çıkıp dünyanın en büyüklerinden biri haline gelmiştir. Bugün Vietnam’ın kahve ihracatı hacimce -her ikisi de kahve dünyasının geleneksel liderleri olan- Brezilya’nın ardından ve Kolombiya’nın önünde ikinci sırayı işgal etmektedir. Temel değişimler “Güneyin yükselişi”nin ve Güney-Güney eksenli ticaretin ithalatlarında istikrarlı bir yükselişi ateşlediği Batı dışı ülkelerde, özellikle de üst-orta gelir düzeyindekilerde tüketim alanında da eşit derecede göze çarpar durumda. Hesaplamalar gelişmekte olan ülkelerdeki kahve tüketiminin 2020’de küresel tüketimin yüzde 50’sini teşkil edeceğini öngörüyor. Türkiye değişmekte olan bu tüketim kalıplarında kilit bir oyuncu haline gelmiştir. Türkiye 2013’te tüm dünyadaki kahve çekirdeği ithalatçıları arasında 30’uncu sıradaydı. Bu durum Türkiye’yi küçük bir Batı dışı ülke grubunun arkasına (Güney Kore, Cezayir, Malezya, Suudi Arabistan, Çin ve Mısır) ve bir sürü varlıklı ülkenin (Norveç, Slovakya, İsrail ve Macaristan dahil) üstüne konumlandırıyor. Ancak belki de en göze çarpan değişim büyüme oranlarında meydana gelmiştir. 1990 ile 2013 arasında Türkiye’nin kahve ithalatı 140.000 adet 60 kiloluk torbadan 842.000 adet 60 kiloluk torbaya yükseldi -yüzde 500’lük bir artış. Bu oran, köklü pek çok kahve piyasasındaki büyümenin kat be kat üzerindedir; kahve ithalatı aynı dönemde Almanya’da yüzde 55, Birleşik Devletler’de yüzde 29 artmış, Danimarka ve İsveç’te ise neredeyse hiç değişmemiştir.3 Güncel büyüme oranlarına bakılırsa Türkiye gelecek 5-10 yıl içerisinde birçok geleneksel kahve ithalatçısı ülkeyi sollayıp başat bir tüketici ülke konumuna yükselecek. Elbette Türkiye’de Ortadoğu ve Kuzey Afrika boyunca kahvenin tarihi zaten uzun. Tahmin edilebileceği üzere Batı’da bu tarihe hakkettiği ağırlık verilmemiştir. Nitekim meşhur kahve tarihçisi Steven Topik kahvenin küresel olarak alınıp satılan bir meta haline gelmesinin Batı’nın sömürgeci olarak yayılması sonucu değil, Hindistanlı ve Arap tüccarların hâkim olduğu üç yüz yıllık uluslararası bir kahve ticaretinden doğduğunu gözlemlemiştir. Bu tüccarlar kahve çekirdeklerini Etiyopya ve Yemen’den Orta Asya ve Kuzey Afrika’da satmak için getirmişlerdi. Avrupalıların, on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda Batı’da kahve tüketimini sürekli olarak arttırmaya yol açacak şekilde tedrici olarak küresel kahve ticaretinde söz sahibi olmaya başlamaları için on sekizinci yüzyılın sonunu beklemek gerekecekti. Yine de on beşinci yüzyıldan on sekizinci yüzyıla dek kahve üretiminde başı Avrupalılar değil Yemenliler çekmekteydi, Türkiye’deki “Kahve Yemen’den Gelir” türküsü de işte kaynağını buradan alır.”
"Osmanlı dönemi, tarihimiz gibi mutfağımızın da en önemli ve muhteşem zaman dilimlerinden birini yansıtır. Ne var ki, kültürün önemli dallarından kabul edilen mutfakla ilgili kaynak yetersizliğimiz Osmanlı dönemi için de söz konusudur. Burada eski yazının bilinmemesinden dolayı yazma eserlerden yararlanamamanın da rolü olduğu söylenebilir.Çok şükür günümüzde genç akademisyenler bu konuya eğilerek ciddi ve sağlam çalışmalar ortaya koymaktalar. Osman Güldemir’in iğneyle kuyu kazarcasına hazırladığı, iki bölümden meydana gelen Bir Osmanlı Yemek Yazması Kitabüt Tabbahin, akademik ve uygulama yönü mükemmel bir eser olup Osmanlı dönemi mutfağına ilgi duyanlar için de önemli bir kaynak niteliğindedir.Günümüzde değil gençlerin Osmanlı dönemine aşina kişi ve uzmanların dahi zor hatırlayacağı Beyin Pilavı'ndan Soğan Üstü Çılbır'a, Yalancı Keşkek'ten Lorlu Baklava'ya, Yufkalı Kadayıf'tan Ayva Murabbası'na ve Yalancı İlik'e kadar yayılan yelpazedeki yemekler bu kitap sayesinde uygulamanız için sizlere sunulmuştur.Oğlak Yayınevi’nin titiz ve özenli bir baskıyla bizlere kazandırdığı bu eser, yemeğe ve Osmanlı yazmalarına ilgi duyan herkesin kitaplığında bulunması gereken seçkin bir çalışmadır."
Nevin Halıcı
Now, for its twentieth anniversary, Harold McGee has prepared a new, fully revised and updated edition of On Food and Cooking. He has rewritten the text almost completely, expanded it by two-thirds, and commissioned more than 100 new illustrations. As compulsively readable and engaging as ever, the new On Food and Cooking provides countless eye-opening insights into food, its preparation, and its enjoyment.
On Food and Cooking pioneered the translation of technical food science into cook-friendly kitchen science and helped give birth to the inventive culinary movement known as molecular gastronomy. Though other books have now been written about kitchen science, On Food and Cooking remains unmatched in accuracy, clarity, and thoroughness of its explanations, and the intriguing way in which it blends science with the historical evolution of foods and cooking techniques.